Tsunami!

Yerel saatler 26 Aralık 2004’te sabah 07:58’i gösterdiğinde, Endonezya takımadalarının kuzey-doğu ucunun yakınlarında, denizin birkaç mil altında bulunan tektonik plakalar 1.000 atom bombasından daha büyük bir güçle birbirinden ayrılırken, otuz altı depremi tetikledi, trilyonlarca ton suyun yerini değiştirdi ve Hint Okyanusu yatağının 965 km’lik kısmını tekrar düzenledi. Richter ölçeğine göre en büyük deprem 9,0 şiddetindeydi ve sudaki büyük çalkantılar Tsunami meydana getirdi; uzun, yüksek bir dalga saatte 800 km hızla okyanus boyunca yarışa başladı.

Yirmi dakika sonra beş devasa dalga Sumatra’daki pazar kasabası Banda Aceh’i yerle bir etti. Binlerce kişi öldü; kurtulanlar yüz kişiden azdı. Endonezya’nın başka yerlerinde, kalabalık Lhuknga kasabası, palmiye ağaçlarının iki katı yüksekliğinde siyah bir su duvarı tarafından yeryüzünden silinip süpürüldü. Su baskınından Lhuknga’un 10.000 sakininden yalnızca birkaç düzinesi kaçabildi. Resmi ölü sayısı neticede 220.000’i aştı. Hint Okyanusu’nu boydan boya geçen tsunami, Andaman ve Nikobar adalarını etkisi altına alarak 7.000 kişinin ölümüne yol açtı.

Seksen dakika içinde tsunami, Phuket, Koh Lanta, Koh Phi Phi ve Krabi gibi lüks tatil yerlerinin de yol üzerinde bulunduğu Taylan sahiline ulaştı. Ortaya çıkan sonucu tarif etmek neredeyse imkânsızdı. Yalnızca birkaç dakika önce tatilciler çocukları beşiklerinde uyurken sahilde yürüyüş yapmakta ve hastalar hastanede yataklarında uzanmaktaydı. İşadamları, ev kadınları ve diğerleri günlük rutinlerine başlamak üzereydiler. Birdenbire, birkaç dakikadan daha fazla olmayan uyarılardan sonra, art arda gelen dehşet verici dalgalar dünyalarını sonsuza dek değiştirdi. Kurtulanlardan biri: “Sanki birisi okyanusun fişini çekmiş gibiydi” dedi. Hoteller, misafirhaneler, evler ve iş yerleri kâğıttan yapılmışçasına yıkıldılar. Motorlu araçlar sanki birer kibrit kutusu gibi yakınlarındaki ağaçlara savrulmuşlardı. 5.000’den fazla kişi hayatını kaybetti.

Tsunami yirmi dakika sonra da Sri Lanka’yı vurarak, sahil kasabası olan Galle’yi ve yakınlarındaki kıyı şeridini yıktı. Dakikalar içinde binlerce ceset sokakları ve sahilleri çöp yığınları gibi doldurdu. Hayatta kalanlar, şiddetli bir sel suyu yanlarından geçip giderken çaresizce ağaçlara ve binalara sıkıca tutundular. Sel suyu boğulmuş hayvanlardan ve moloz yığınlarından oluşan korkunç yükünün yanı sıra, bazıları suyun şiddetinden dolayı derin yarıklarla dolu ya da parçalara ayrılmış sayısız insan cesetleriyle doluydu. Bir trenin sekiz vagonu raylarından savrularak yakınlardaki ağaçlara sanki istenmeyen bir oyuncak gibi atılmıştı. Trende 1.000 yolcu vardı; yalnızca bir avuç dolusu kurtuldu. Sri Lanka’da 46.000’den fazla ölümün en az 15.000’i çocuktu.

İlk depremden iki saat sonra, su duvarı Bengal körfezini geçmiş ve Hindistan’ın doğu kıyısında bulunan kasabaların ve adaların canına okumuş, sabah ibadeti için bir araya gelmiş bir kilisenin tüm cemaati de dâhil 10.000 kişinin ölümüne neden olmuştu. Depremden yedi saat sonra, devasa dalgalar her biri deniz seviyesinden yalnızca birkaç metre yüksekte olan 1.190 adadan oluşan Maldivler’in başkenti Male’yi silip süpürmüştü. On dört ada dümdüz olmuş ve 100 kadar insan boğulmuştu. Bir saat sonra dalgalar Afrika’nın doğu kıyılarını vurarak Somali, Kenya ve Tanzanya’da 200’den fazla insanı öldürdü.

Dört hafta sonra resmi ölü sayısı 280.000’den fazla olduğu açıklandı ama gerçek sayı hiçbir zaman bilinemeyebilir. Bir Birleşmiş Milletler sözcüsü, tsunamiden etkilenen bölgelerin açısından, bunun dünya tarihindeki en büyük felaket olduğunu söyledi. The Indipendent gazetesi haklı olarak bu felakete “dünyayı sarsan dalgalar” der – Asya’daki bazı adaların yerleri hem yana doğru hem de dikine metrelerce kaymış; depremin merkezinden 12.000 km fazla uzaklıktaki Büyük Britanya’da dünya ölçülebilir bir ölçüde hareket etmiş; ve dünyanın dört bir yanındaki jeologlar titreşimleri kaydetmişlerdi.

Bu felaket dünyayı başka şekillerde de sarmıştı. Daily Telegraph editörlerinden birisi şu itirafta bulundu: “Beyinlerimiz bu büyüklükteki acıları hesaplayabilmek için dizayn edilmedi… Bütün toplulukların yok oluşu kelimenin tam anlamıyla tasavvur edilemez.” Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush bu olayın ‘dünyaya anlayışımızın ötesinde kayıp ve keder getirdiğini’ söyledi.

Ama bu korkunç felaket ve daha önce sözü edilen diğer felaketler, “RAB ne isterse yapar, göklerde, yeryüzünde, denizlerde, bütün derinliklerde” ve devamında vurgulanan “Yeryüzünden RAB’be övgüler sunun… Bütün enginler” (Mezmur 135:6; 148:7) Kutsal Kitap’ın teminatı olan sözlerle nasıl uzlaştırılabilir? Bir Daily Telegraph okuyucusu birçokları için bunu cevaplar: “Dini inancı olan kişilerin ulusal bir felaketi imanlarının test edilmesi olarak görmeye elbette hakları vardır. Eldeki mevcut birçok kanıta göre, eğer Tanrı varsa ya da vardıysa, şimdi kötü niyetli, deli ya da ölü biri gibi görünmüyor mu?”