Kapanış Notu
Bu kitapçığa başladığımız hikâye, bitkin ve hayata küsmüş bir felçli ile son bulmadı. Boynunu kırdıktan iki yıl sonra, Joni Eareckson hâlâ derin bir depresyon halindeydi ancak yavaş yavaş manevi görüşü netleşti ve inancı güçlü ve istikrarlı bir şekilde arttı. Ayrıca dişlerinin arasında tuttuğu bir fırçayla resim yapma konusunda olağanüstü bir yetenek geliştirdi ve Joni’nin resimleri ve baskıları değerli koleksiyon eşyaları haline geldi.
Joni Eareckson 1979 yılında Joni ve Arkadaşları yardım hizmetini kurdu. 1.000’den fazla yayın organında yayınlanan günlük bir radyo programını da içeren bu hizmet, dünya çapında binlerce insana muazzam bir yardım sağladı. Bu hizmetin bir başka yönü de bugüne kadar gelişmekte olan ülkelere 25.000 tekerlekli sandalye sağlamış olmasıdır. Artık evli olan Joni Eareckson Tada, ilahiyat fakülteleri, üniversiteler ve diğer ulusal ve uluslararası kuruluşlardan çok sayıda ödül almıştır ve otuz kadar kitabı, tüm acılarından ve sıkıntılarından tamamen üstün olan Tanrı’ya ışıltılı bir inançla doludur. İşte bazı örnekler:
Geçirdiğim kaza, hak etmiş olsam da olmasam da, yaptığım yanlışların bir cezası değildi. Neden felç olduğumu sadece Tanrı bilir. Belki de ona hizmet ederek daha mutlu olacağımı biliyordu. Hâlâ ayakta olsaydım, işlerin nasıl gidebilecek olduğunu söylemek zor. Muhtemelen hayatın içinde sürüklenip giderdim - evlilik, hatta belki boşanma - tatminsiz ve hayal kırıklığına uğramış… Dikkatimi çekmek ve beni değiştirmek için bir şeyler yaptığı için Tanrı’ya gerçekten minnettarım.
Bugün geriye dönüp baktığımda, felçli olduğum tüm bu sürecin Tanrı’nın sevgisinden kaynaklandığına ikna oldum. Zalim bir ilahi şakanın kurbanı değildim. Tanrı’nın çektiğim acıların ardında yatan kendi sebepleri vardı ve bunlardan bazılarını öğrenmek bu zorlu süreçte benim için çok büyük bir fark yarattı.
Bugüne kadar kırk ülkede konuşmacı olarak katıldığı binlerce toplantıdan birisinde, yıllarca çektiği acılar boyunca kendisini ayakta tutan temel ilkeye şu şekilde işaret etmiştir: “Tanrı’nın egemenliğine dayanmayı öğrendiğimizde, düşüncelerimizi o sarsılmaz, hareket ettirilemez gerçekliğe sabitleyip yerleştirdiğimizde, büyük bir iç huzur yaşayabiliriz. Sıkıntılarımız değişmeyebilir. Acımız azalmayabilir. Kayıplarımız geri gelmeyebilir. Sorunlarımız yeni şafakla birlikte solmayabilir. Ancak Tanrı’nın kontrolde olduğu gerçeğinde dinlendiğimiz için bu şeylerin bize zarar verme gücü kırılır.”