Kötülük, Acı… ve Siz
Bu güçlü sözler muazzam bir gerçeğe işaret eder: Tanrı acılarımızı anlar çünkü kendisi de acı çekmiştir. Tanrı’nın ebedi Oğlu İsa, tarif edilemez bir sevgi eylemiyle kendisinin ölüm cezasına çarptırılmasına izin verdiğinde bunu yapmıştır. Kutsal Kitap, ‘günahın ücretinin ölüm olduğunu’ (Romalılar 6:23) ve tamamen günahsız olmasına rağmen, ‘Mesih’in günahsızlar için öldüğünü’ (Romalılar 5:6), isteyerek günahkârların yerini aldığını ve kendi bedeni ve ruhuyla onların hak ettikleri cezayı tam olarak taşıdığını açıkça belirtir. Kutsal Kitap’ın ifadesiyle, “Mesih de bizleri Tanrı’ya ulaştırmak amacıyla doğru kişi olarak doğru olmayanlar için günah sunusu olarak ilk ve son kez öldü” (1. Petrus 3:18).
İsa “şeytanın işini yok etmek için” (1. Yuhanna 3:8) gelmiş ve ölümünden üç gün sonra (yine peygamberlik sözünü tam olarak yerine getirerek) ölümden dirildiğinde bunu yaptığını göstermiştir; yüzlerce bağımsız tanık tarafından doğrulanan muazzam bir gerçek, takipçilerinin zavallı korkaklardan cesur fatihlere dönüşmesi, Hristiyan kilisesinin kurulması ve büyümesi ve son iki bin yıl boyunca milyonlarca insanın yaşamındaki dinamik etkisi İsa’nın dirilişinin kanıtlarıdır. Şimdi, “Tanrı ile insanlar arasındaki tek arabulucu” (1. Timoteos 2:5) olarak, bencil yaşamlarından vazgeçip kendilerini Kurtarıcı ve Rab olarak kendisine adayan herkese günahlarının affını ve Tanrı ile diri, sonsuz bir ilişkiyi sunmaktadır.
Peki, doğal afetler ve toptan terör eylemleri bunun neresinde? İsa bir keresinde insanlara o dönemde Kudüs’te bir kulenin çökerek on sekiz kişinin ölümüne yol açtığı yeni bir felaketi hatırlatmıştı. Mevcut spekülasyonları bir kenara bırakan İsa, dinleyicilerine açık bir uyarı eklemeden önce kurbanlar hakkında bir soru sordu (ve cevapladı): “Sizce onlar Yeruşalim’de yaşayan diğer insanlardan daha mı suçluydu? Size söylüyorum, hayır! Ama tövbe etmezseniz, hepiniz mahvolacaksınız’ (Luka 13:4–5).
Çıkarılacak dersler çok açıktır. Bazı insanlar 11 Eylül’ü Tanrı’nın Amerika Birleşik Devletleri’ni yargılaması, 2004’teki tsunaminin yol açtığı yıkımı da hayatını kaybedenlerin günahlarına karşı gazabı olarak görür. Ancak İsa, bu iki felaketin mağdurlarının söz konusu iki yerdeki en kötü günahkârlar olduğunu ve diğerleri kurtulurken onların yok olmayı hak ettiklerini söylemek için hiçbir gerekçemizin olmadığını açıkça belirtmiştir. Tanrı’yı, binlerce insanı haksız yere ölmeleri için rastgele seçerek korkunç bir yanılgıya düşmekle suçlamaya da hakkımız yoktur. Bunun yerine, sonsuz bilgeliğiyle koruyucu elini geri çektiğini ve sınırlı anlayışımızın çok ötesindeki amaçlar için bu tür olayların gerçekleşmesine izin verdiğini kabul etmeliyiz, ancak bu, onun iddialarını reddeden herkesi bekleyen yargı hakkında bir uyarıyı da içermektedir.
Bu kulağa çok sert geliyorsa tüm insanlığın yok edilmemesinin yalnızca Tanrı’nın merhametinden kaynaklandığını düşünmenizi tavsiye ederim. ‘Herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı’ (Romalılar 3:23) gerçeği, Tanrı’nın şu anda tüm insanlığı ortadan kaldıracak olsaydı, ne adaletinden ne de doğruluğundan ödün vermeyeceği anlamına gelir. Eğer Tanrı derhal ve evrensel bir yargıda bulunsaydı, bu cümleyi okumayı bitirene kadar hayatta olmazdınız! Şu anda hayatta olmanızın tek nedeni, en azından şimdilik, Tanrı’nın bize “günahlarımızın göre davranmaması ya da suçlarımıza göre karşılık vermemesidir” (Mezmur 103:10) ve “RAB’bin büyük sevgisinin tükenmemesidir” (Ağıtlar 3:22).
Bana 11 Eylül 2001 olaylarından kısa bir süre sonra, “Dindar fanatikler o 2.800 kişiyi öldürürken Tanrı neredeydi?” diye sordular. Ben de şöyle cevap verdim: “Dindar fanatikler, Oğlu İsa Mesih’i öldürdüğünde Tanrı tam olarak neredeydi - olan biten her şeyi tamamen kontrol etmekteydi.” Bu Kutsal Yazıların açık öğretisidir. İsa’nın öldürülmesinde işbirliği yapanlar “kötü adamlar” olarak tanımlanır ancak onun ölümü de “Tanrı’nın belirlenmiş amacına ve ön bilgisine” göre olmuştur (Elçilerin İşleri 2:23).
Doğal afetler ve manşetlerde karşımıza çıkan vahşetler, kötülük ve acının gerçek, hayatın kısa ve kırılgan, ölümün ise kesin olduğu konusunda bizi ikaz eden birer uyandırma çağrılarıdır. Daha da yüksek sesle bizi, “her birimizin Tanrı’ya hesap vereceği” (Romalılar 14:12), “dünyayı adaletle yargılayacağı” (Elçilerin İşleri 17:31) son hesaplaşma gününe hazırlanmaya çağırırlar. Yine de, “saf olmayan hiçbir şey [cennete] asla giremeyeceğinden” (Vahiy 21:27), kendi düşüncelerimize, sözlerimize ve eylemlerimize dayanırsak durumumuzun umutsuz olacağından ve hak ettiğimiz korkunç cezaya bilinçli olarak katlanarak sonsuzluğu cehennemde geçirmeye mahkûm edileceğimizden emin olabiliriz. İsa dinleyicilerini, “Tövbe etmezseniz, hepiniz mahvolacaksınız” diye uyarırken tam olarak bunu kastediyordu.
Şimdi ise hayatınız boyunca okuyabileceğiniz en iyi haber karşınızda! İsa’nın günahkârların yerine ölümü ve dirilişi sayesinde, Yargıç Tanrı mahkeme dışında bir anlaşma yapmaya hazırdır! Eğer gerçek tövbe ve imanla ona gelir, günahınızdan döner ve İsa Mesih’e Kurtarıcınız olarak iman ederseniz tüm günahlarınız bağışlanacak, Tanrı’yla barışacak ve dünyadaki yaşamınız sona erdiğinde sonsuz yaşamınızı O’nun günahsız, acısız, ölümsüz, görkemli ve ebedi varlığının huzurunda geçireceksiniz.